BEYİN TÜMÖRLERİ ( GLIOMA )
Akustik nörinomlar yavaş büyüyen ve büyümesi yıllar alan bir tümördür. Belli büyüklüğe gelince beyin sapını ve beyinciği iter. Bu ittiği kısım temporal kemiğin petroz parçasının arkasındaki serebellopontin açı adı verilen bölümdür. İnternal auditory kanalin kafa içine çıkışında önce inci tanesi olarak belirir. Tümör çok büyürse trigeminal sinir denilen bir diğer sinire bası yaparak yüzün o kısmında uyuşukluk yapar. Çok büyürse yaşamsan fonksiyonların sağlandığı beyin sapına bası yaparak hayatı tehlikeye sokabilir. Tümörler genellikle ebatlarına göre küçük (1.5 cmden küçük), orta (1.5 cm-2.5 cm arası) ve büyük (2.5 cmden geniş)olarak isimlendirilir.
Anaplastik Astrositoma
Germinomalar, germ hücrelerinden kaynak alan en sık tümör grubudur (embriyonal karsinoma, koryokarsinoma, endodermal sinüs tümörü ve teratoma sayılabilir). Germinomalar hem pineal bölgeden hemde hipofiz bezinin hemen üzerinden kaynak alabilir artmış kafa içi basıncı ile kendini gösterir. Tıkanma sonucunda oluşan hidrosefali nedeniyle artmış kafa içi basınç bulguları, çift görme ve yürüme bozukluğu görülebilir. MRI da uniform olarak kontrastlanan pinealde veya üçüncü verntrikülün posteriorunda veya sellanın yukarısında kitle görünümü vardır. Tanı koymak için mutlaka kitleden örnek almak gerekmektedir. Spinal bölgede MRI ile taranmalıdır ve eğer hidrosefali yoksa lomber ponksiyon yapılıp hücresel analiz yapılabilir. Cerrahi rezeksiyon ile hem tümör çıkarılmış olur hemde hidrosefali oluşturan bası ortadan kaldırılmış olur. Germinomalar radyoterapi için duyarlı olduğundan doku örneği varsa cerrahi yapılmamalıdır. 3 yaşından daha büyük hastalarda radyoterapi yapılabilir. Çok uzun süre tümör remisyonu şağlanmış olur. Kemoteapi sadece radyoterapi yapılamayacak kadar olan küçük olan çocuklarda endikedir.
Gliomalar beyin ve omur ilikteki glial hücrelerden kaynaklanır. Üç ana tipte görülürler; astrositoma, oligodendroglioma, ependimoma. Gliomalar kaynak aldığı hücrelerin tipine, lokalizasyona ve grade denilen tümörün agresifliğine göre derecelendirme yapılarak değerlendirilir. Tedavi için opsiyonlar cerrahi, radyoterapi, radyocerrahi ve kemoterapidir. Burada cerrahi dışındaki diğer tedavilerden hangisinin cerrahiye ilave edileceği, tümörün cerrahisinin tam yapılıp yapıladığına ve tümörün grade’ine bağlı olmaktadır. Bu hastalarda prognoz tümörün patolojik grade’ine hastanın yaşına, tümörün tedaviye cevabına bağlıdır.
Gliosarkomlar oldukça nadir tümörlerdir, glioblastoma ve sarkoma özelliklerinin karışımıdır. Tedavi ve gidişat gliosarkomlar ile aynıdır.
Düşük Gradeli (dereceli) Gliomlar; pilositik astrositomlar, grade II fibriler astrositomlar ve oligodendrogliomları içermektedir. Bu tümörler daha az agresif olmaları, daha sınırlı ve iyi sınırlı olmaları nedeniyle cerrahi olarak tamamen çıkarılabilir. Bu tümörler yavaş büyürler bu tümörlerde cerrahi yapmadan aralıklı olarak MR takibi yapmak, tümörün büyüyüp çıkarılmada zorluk yaratması ve daha kötü huylu tümöre dönebilmesi nedeniyle (Glioblastom veya anaplastik astrositom gibi) tercih edilmemelidir ve cerrahi tedavi tercih edilmelidir. Normalde radyoterapi ve kemoterapi uygulanmaz.
Koroid Pleksus Karsinoması
Koroid plaksuslar beynin içindeki beyin omuilik sıvısı (BOS) ile dolu olan boşluklarında lokalize olmuşlardır. Koroid pleksuslar ventriküllerin içini dolduran ve beyin ile omuriliğin etrafını saran BOS nın üretimini yapar. Koroid pleksus tümörleri yavaş büyüyebilir (koroid pleksus papillomu) veya hızlı büyüyebilir (anaplastik koroid pleksus papillomu). Hızlı büyüyen tümörler daha fazla oranda beynin başka yerlerine veya omuriliğe yayılım gösterebilirler.
Koroid Pleksus Papillomu
Koroid pleksus papillomu ve koroid pleksus karsinomu beyin omurilik sıvısını (BOS) üreten ve ventrikülün içinde yer alan koroid pleksuslardan kaynak alır. Hastaların yarısı bebeklik çağında görülürken 1/3 hasta ise 10 yaşından küçüktür. Her iki tip tümörde genellikle aşırı BOS üretimi nedeniyle veya BOS dolaşımının bloke olması sayesinde oluşan hidrosefali ile karakterlidir. Hastanın şikayetleri başağrısı, kusma, uykuya meyil, çift görme ve düzgün yürüyememe olarak sayılabilir. Cerrahi tümörü tamamen çıkarmak ve BOS dolaşımındaki tıkanıklığı açmak için yapılmalıdır. Koroid pleksus karsinomlarınada cerrahi öncesinde kemoterapi uygulanması ile cerrahi çıkarma daha kolay yapılabilir. Tamamen çıkarılan tümörlerde özellikle çocuk olgularda radyoterapi yapılmamalıdır. Tamamen çıkarılamamış papillom ve karsinomlarda hasta belirli yaşa gelince radyoterapi yapılabilir.
Kolloid Kist
Kolloid kistler epitel duvar ile çevrilmiş içinde mukoid sıvının olduğu ve üçüncü ventrikülün önüne lokalize olmuş kistik yapıdır. Genellikle Beyin omurilik sıvısının (BOS) dolanımını bozarak klinik bulgu veririler. Başağrısı uykuya meyil ve bulanık görme ile kendini göserir. Kolloid kistte lateral ventriküllerle üçüncü ventrikül arasında deliği kapatan kistik top gibi düşünürseniz bazen başın pozisyonuna göre şikayetlerin geçmesi olabilir. Mesela ani geçici bacak güçsüzlüğü ve hastanın düşmeside bir kolloid kist bulgusu olabilir. Ani ölüm de nadiren görülebilir. Demans ve epileptik nöbette görülebilir. MRI kontrast tutmayan kisti üçüncü ventrikülün ön kısmında gösterir eğer hidrosefali varsa lateral ventriküller genişlemiştir. Tedavide kistin mikroskopik veya endoskopik olarak çıkarılması hem kistin çıkarılması ve hemde hidrosefalinin tedavi edilmesinde etkili olacaktır.
Kraniyofarenjioma
Kraniyofarenjiomalar mikst solit ve kistik tümörlerdir ve beynin tabanından hipofizin ve hipotalamusun yakınından kaynak alır. İntrakranial tümörlerin % 3’ünü oluşturur. Yarısı çocuklarda görülürken yarısıda erişkinlerde görülür. Şikayetler genellikle büyüme geriliği, seksüel fonksiyon bozukluğu, görme bozukluğu, başağrısı, hafıza kaybı ve depresyon olarak sayılabilir. Tomografi ve MRI tumorun hem kistik hemde solid kısmını gösterebilir. Solid kısmında kalsifikasyonun ve kontrast tutulumunun olması karakteristik özelliğidir. Cerrahi hem BOS tıkanmasını engellemeye hemde tümörün çıkarılmasına yöneliktir. Kraniotomi ilk tercih edilen tedavi yöntemidir. Tümörün önemli damarlara, optik sinir ve kiazma ve hipotalamusa yapışık olması tümörün total çıkarılmasını engeller. Postoperatif radyoterapi tümörün tekrarının engellenmesinde önemlidir. Hormon ilavesi genellikle gerekir.
Lenfoma
Beyinin ve omur iliğin lenfomaları vücudun başka yerindeki non-hodgkin lenfomanın yayılması yolu ile olabilir. Primer santral sinir sistemi lenfoması tüm beyin tümörlerinin % 1 inin yapar ve son zamanlarda immün yermezliği olan hastaların ve organ nakli nedeniyle immün baski uygulanan hastaların artması nedeniyle artma göstermektedir. Santral sinir sistemi lenfomaları genel olarak B hücrelidir beyin ve omurilikte kitle olarak görülürler beyin omurilik sıvısınave göze yayılırlar. Şikayetler başağrısı mental ve kişilik değişmeleri ve kuvvetsizliktir. Tanı BOS alınması veya MRI ile homojen olarak kontrast tutan kitle görüntüsü ile konulur. İmmun yetmezliği olan hastalarda lezyon birden fazla olabilir. Patolojiden biyopsi almak tanı için en iyi yöntemdir cerrahi ile tamamen çıkarılmak için uğraşılmamalıdır. Steroidler en etkili şekilde tümörün kaybolmasını sağlar bu nedenle lenfoma düşünülüyorsa cerrahi öncesi steroid verilmemelidir. Kemoterapi radyocerrahili veya radyocerrahisiz ana tedavi yöntemidir. Son zamanarda en iyi kemoterapi şekli methotrexatedir. Yaşam süreleri 2 yılı geçebilir.
Lipoma
Lipomalar yağ tümörüdür beynin ortasına lokalizedir genelikle myelomeningosel gibi konjenital anomaliler ile beraberdirler. Nadiren şikayet ve bulgu yaparlar. CT ve Mrdaki görüntüsü yağdır. Bazen nöbet ve tıkanmaya bağlı hidrosefaliye neden olurlar. Cerrahi yağ dukusunun dokuya kuvvetli yapışması nedeniyle komplikasyonlu seyredebilir ve nadren gerekir.
Malign (Kötü huylu) Glioma
Malign (Kötü huylu) Glioma terimi ile kastedilen, oligodendrogliomlar ve astrositomların invaziv büyüyen, sıklıkla mitpz yapan ve sekilisiz hücre ve çekirdekleri olan patolojik özelliklere sahip tümörlerdir. Genellikel tedaviden bir ila üç yıl sonra tekrarlama eğilimindedirler. Bu tümörler; anaplastik astrositomlar, anaplastik oligodendrogliomlar, mikst anaplastik gliomlar veya oligoastrositomlar, gliomatozis serebri, gliosarkoma ve glioblastomları içerirler.
Medülloblastoma
Medülloblastomalar nöroglial yapılardan kaynak alan sıklıkla posterior fossada genellikle 4. Ventrikülde yer alan çocuklarda görülen bir tümördür. Erişkinlerde de görülebildiği gibi hastaların üçte ikisi veya dörtte üçü 7 yaşındaki çocuklardır. Şikayetler başağrısı, kusma ve çift görme olarak sayılabilir, bu bulgularda dördüncü ventrikülün tümör tarafından sıkıştırılması nedeniyle oluşan hidrosefaliye bağlıdır. MRI da kontrast tutan parlak dördüncü ventrikül kitlesi olarak görülürler, tedavide cerrahi hem tümörün total çıkarılması ve bu sayede Beyin omurilik sıvı dolaşım yolları açılması için terch edilir. Hasta tümör çıkarılmasına rağmen şanta ihtiyaç duyabilir. Radyoterapi 3 yaşından küçük olanlar haricinde (bu grup hastada kemoterapi uygulanmalıdır) uygulanmalıdır. Cerrahi öncesinde bu tümörlerin yayılma yatkınlığı sebebi ile tüm beyin ve omurilik MRI ile taranmalı ve cerrahi esnasında BOS örneği alınmalıdır. Tekrarlayan tümörlerde ve bazende radyoterapiden önce kemoterapi yoğun olarak kullanılır. Cerrahi radyoterapi ve kemoterapi kullanılarak hastaın yaşam süresini yirmi yıl kadar uazatmak mümkün olabilmektedir. Beş yıl hastalıksız olarak olma olasılığı, hastalığı yaygın olmayan büyük yaşlı çocuklarda uygun cerrahi kemoterapi ve radyoterapi spnrasında % 80 civarındadır.
Menenjioma Beyin Tümörü
Menenjiomalar beyin ve spinal korun etrafında sarılı olan araknoid zarın kup hücrelerinden kaynak alırlar. İntrakraniyal tümörlerin % 20 sini yaparlar. Kadınlarda erkeklere nazarak iki kat daha fazla görülür.menenjioma sıklığı yaş ile beraber artar; sıklıkla orta veya geç erişkin kadınlarda görülür. Menengiomalar araknoşd granülasyon denilen ve BOS nın emildiği yapılarda beynin en büyük toplar damarları olan sinüzlerin yakınında yer alırlar. Görülme sıklığına göre falksda, parasagital bölgede, konveksisitede sfenoid kanatta ve orta kranial fossada, anterior kranial fossada ve posterior fossada yer almaktadırlar. Menengiomların yaklşık % 90 ı iyi huyludur ve yavaş büyüyereke beyme ve beyindeki kranial sinirlere bası yaparak bulgu verirler. Baş ağrısı epilepsi nöbeti, görme kaybı, güç kaybı ve konuşma bozukuluğu gibi fokal bulgular verebilirler. % 10-15 görülen atipik veya malign menengiomlar haricindekiler yavaş ve sinsi büyürler. Menengiomlar karakteristikk olarak ileri derecede kontrast tutan ve dural kuyruk denilen uzantısı ile kendini gösterir. İlk tercih edilecek tedavi cerrahi olarak çıkarmaktır. Tamamen çıkarıldığında kür sağlanma olasılığı yüksektir. Bazı durumlarda kranial sinirlere veya beynin önemli damarlarına yapışık olan menengiomlarda tam çıkarmak mümkün olmayabilir. Bu durumda fraksiyone radyoterapi veya radyocerrahi uygun tedavi yöntemidir. Yaşı ileri olan ve küçük olan menengiomlarda herhangi bir tadvi yapmadan radyolojik olarak tekip etmek uygun olur.
Metastatik Beyin Tümörü
Metastatik beyin tümörleri beyine vücudun başka yerindeki tümörün yayılması ile oluşmaktadır. Akciger kanseri, kolon kanseri, mealnoma, meme kanseri ve prostat kanseri en sık beyine yayılan metastaz nedenleridir. Sistemik kanseri bulunan hastaların 1/3 kadarında beyin metastazı görülür. Beyin metastazlı hastaları yarısında ilk bulgu metastazın kendisidir. En sık görülen şikayet ve bulgular başağrısı, kuvvetsizlik, epilepsi nöbeti, his kaybı ve mental deüişikler olarak sayılabilir. Kontrastlı beyin MR tetkiki metastazların gösterilmesinde en önemli tetkiktir. Yapılacak tedavinin seçilmesinde birçok faktör rol oynamaktadır bunlar; sayısı,büyüklüğü, lokalizasyonu, patolojisi, sistemik yayılım olup olmadığı, primer tümörün tedavisi, hastanın yaşı ve hastanın genel durumu olarak sayılabilir. Beyninde çok sayıda küçük metastatik kitle ve sisyemik olarak vücuda yayılmış ise bu hastalara tüm beyin ışınlaması yapılabilir. Cerrahi genel durumu iyi ve cerrahi olarak çıkarılabilecak olanmetastazlarda uygulanabilir. Tek ve tamamen çıkarılan metastazlarda tüm beyin ışınlanması yapılıp yapılmaması halen tartışmalıdır. Tüm beyin ışınlamasınında hastaların metastazlarının kontrolünde % 50 oranında etkiili olduğu bilinmektedir bu nedenle primer tümörü kontrol altında olan hastalara çıkarılabilecek olanların çıkarılması ve çıkarılamayacak olanlara ise radyocerrahi yapılması uygun olabilir. Bazı merkezler 2-4 arasında metastazı olan hastalarada cerrahi tedavi önermektedirler. Birçok metastazı olan hastalarda dahi önce lokal tedaviler denenmeli ve radyoterapinin geç komplikasyonları nedeniyle sona ertelenmeye çalışılmalı. Sonuş olarak, primer tümörü iyi kontrol altında olan hastalara mutlaka metastazlar için cerrahi ve tadyocerrahi yapılıp lokal kontrol sağlanmalı ve sonra takiben radyoterapi yapılmalıdır. Patolojin hemen hepsinde yapılan tüm tedavilerle hastaya en azından bir yıl tümör kontrolü sağlanmış olur.
Miks Anaplastik Aligoastrositoma
Anaplastik astrositom grade III tümördür. Tümörün içinde birçok gradeden hücre bulunabilir fakat patolojik tanı en üstte bulunan grade göre rapor edilir. Bu tümörler bulunduğu yerden uzaklara kollar göndererek tamamen çıkarılma şansını azaltırlar. Anaplastik keimesinden kast edilen malign yani kötü huylu olduğudur, bu nedenle bu tümörlere daha agresif tedaviler uygulanmalıdır.
Tedavi opsiyonları Prof Dr Ersin Erdoğan tarafından tümörün büyüklüğüne, lokalizasyonuna ve çıkan patolojiye göre değerledirilip yapılacaktır. Genel olarak anaplastik astrositomların tedavisinde ilk basamak cerrahidir. Cerrahideki amaç, hem patoloji için doku örneği almak hemde çıkarılabildiği kadar çok tümör çıkartmak ve bunu yaparken hastaya zarar vermemektir.
Mikst Glioma
Mikst gliomlar veya oligoastrositomlar hem astrositik hemde oligodendrositik özelliklere sahiptir. Tedaviye yanıt anaplastik özelliklerinin çokluğuna göre değişir.
Nörositoma (santral nörositoma)
Nadir olan ve grade II ve tipik olarak lateral ventrikülün foramen monro bölgesine lokalize ve III. Ventriküle bazen yayılm gçsteren bir tümördür. Birçok kan damarı tarafından beslenir. Santral nörositoma tam orijini oluşur. Sıklıla genç erkek erişkinlerde görülür. Kafa içi basınç artışına bağlı baş ağrısı, kusma, uykuya meyil, görme problemleri ve mental değişikliklerle karakterlidir. Standart tedavi cerrahidir. Aşırı kanama nedenyle bazen tümör tam çıkarılamayabilir. Radyoterapinin rutin kullanılması halen tartışmalıdır.
Nörofibroma
Nörofibromalar sinir sistemindeki sinir hücrelerinin büyüme ve gelişmesini ekileyen genetik bir hastalık olan nörofibromatosizin bir göstergesidir. Bu hastalıkta sinirler üzerinde tümörler oluşur ve deride kahve rengi lekeler ve kemik anormallikleri ile birlikte görülür. Her cins ve ırkta görülebilir. Genellikle nörofibromatozis tip I (NF1) ve tip II (NF2) olarak sınıflandırılır.
Oligodendroglioma
Oligodendrogliomalar oligodendrosit denilen glial hücrelerden kaynak alan infiltratif glial tümörlerdir. İntrakranial gliomların % 4’ünü yapar ve genç, orta yaşlı erişkinlerde daha sık olarak görülür. Birçoğu hemisferlerdeki beyaz cevher lifleri arasına lokalize olmuşlardır. Hastaların yarısı epilepsi nöbeti ile karaktelidir. Baş ağrısı mental değişim ve güçsüzlük sık görülen bulgulardandır. Oligodendroglionlar T2 de parlak olarak görülürler ve nadiren aşırı kontrast tutarlar. Cerrahi olarak çıkarma en önemli tedavi seçeneğidir. Eğer tümör çıkarılabilecek bölgelerde ise total çıkarılmalıdır. Benim ve ekibimin özellikle fonksiyonel olarak önemli bölgelere yakın olan tümörlerde kortikal haritalanma yapılarak hastaya zarar vermeden daha fazla çıkarma yaptığımız yöntem mevcuttur. Rezidüel tümörler için radyoterapi uygulanabilir. Çıkardığımız örnekte 1p 19q delesyonunun olup olamadığını araştırarak hastanın kemoterapiye cevabını mutlaka araştırmalıyız. Tümör genellikle belli bir süre sessiz kalmasına rağmen takrarlama sık olarak görülmektedir. Tekrarlamalarda da hastanın genel durumu uygun ise cerrahi yapılmalıdır.
Pilositik Astrositoma
Pilositik astrositoma çok iyi prognozu olan bir astrositoma çeşididir. Genç erişkinlerde görülür oralama görülme yaşı 26 dır. Hastadaki şikayet ve bulgular; kitle etkisi (başağrısı, papil ödemi), epilpsi nöbeti ve nörolojik defisittir. MRI da çevrelenmiş tümör görünümü vardır. Yüzeyel tümörlerde total çıkarmak mümkündür ve hastada kür sağlar başka bir tedaviye gerek kalmaz. Tümör kalmış ve tekrar büyüme göstermiş ise radyoterapi yapılabilir.
Pineal Hücreli Tümör
Pineal Hücreli Tümörler, pineositoma ve pineoblastomalar pineal bezden kaynak alan nadir tümörlerdir pineositoma iyi huylu iken pineoblastoma orta veya hafif malign özellikler içerir. Bu tümörler artmış kafa içi basıncı çift görme ve yürüme dengesizliği yaparlar. MRI üniform olarak kontrast tutan pineal bölgede veya üçüncü ventrikülün posteriorunda kitle görünümü ile karakterlidir. Cerrahi rezeksiyon hem tümörün çıkarılması için hemde beyin omurilik sıvı yolaklarının açılması için gereklidir. Cerrahi sonrasında tumorun yayılıp yayılmadığını gösteren MRI ve beyin omurilik sıvısı tetkiki sonuç için önemlidir. Tam olarak çıkarılan pineositomaya radyoterapi gerekmez. Pineoblastomalar ise cerrahi sonrasında radyoterapi ve kemoterapi gerektirir.
PNET
PNET veya Primitif nöro-ektodermal tümör çocuklarda bulununan nöroglial ana hücrelerinden kaynak alırlar. Fokal nörolojik defisit veya artan kafa içi basıncı ile kendini gösterir. MRI da parlak kontrastlı olarak görülürler. Tedavide en önemli basamak kitlenin maksimum çıkarılması ve radyoterapi ve kemoterapidir. Tedaviye yanıt genellikle zayıftır. Birçok kişi bu tümörü medülloblastomaya benzetirler ve sadece serebellum yerine beyinde yerleşmiştir.
Radyasyon nekrozu
Radyasyon nekrozu, beyin tümörerinin radyasyona maruz kalmalarından sonra olan ölü tümör dokuları ve çevresinde hasarlanmış çevre beyin dokuları kendini gösteren kitlenin kendisidir. Bazen tekrarlayan tümörden ayırtetmek daha zordur. En sık olarak malign gliomlara uygulanan fokal radyasyon (brakiterapi ve radyocerrahi) sonrasında görülür. Oluşan nekroz önceki tümör kadar veya daha büyük kitle etkisi yaparak baş ağrısı, epilepsi nöbeti ve kuvvetsizlik, konuşma güçlüğü gibi nörolojik defisitlere neden olabilir. İlk uygulanacak olan tedavi kortikosteroid verilmesidir. Kortizon faydalı olamazsa hastaya cerrahi uygulanabilir.
Santral Nörositoma
Santral Nörositoma küçük beyin hücrelerinden kaynak alan iyi huylu tümördür. Genellikle içinde beyin omurilik sıvısı bulunan ventrikül denilen boşluklarda bulunurlar (lateral ve üçüncü ventrikül gibi). Ya kafa içi ibasınç artışı bulguları ile kendini gösterir yada fokal nörolojik bulgu ile ortaya çıkar. Cerrahi olarak tamamen çıkarmak en önemli tedavi seçeneğidir. Klinik olarak agresif yada tekrarlayan tümörler için radyoterapi yapılmalıdır.
Schwannoma Beyin Tümörü
Schwannomalar ve nörofibromlar sinir kılıflarından kaynak alan tümörlerdir. En sık tutulan kranial sinirler 8 ve 5. Sinirlerdir. 8. Sinirde olunca vestibüler schwannoma ) akustik nöroma, 5. Sinirde olunca trigeminal Schwannoma denilir. Vestibüler Schwannoma hastada herhangi bir genetik hastalık olmadan tek taraflı olarak olabildiği gibi genetik geçişli bir hastalık olan nörofibromatozis tip 2 (NF2) de ik taraflı akustik Schwannoma olarakta görülebilir. NF 2 de aynı zamanda hen beyinde hemde omurilikte tümör görülebilir. NF2 de hastalar sporadik olan akustik Schwannomalara göre daha gençtirler. Duyma kaybı ve kulak çınlaması, dengesizlik, vertigo, yüz felci ve ileri dönemlerde yürüme bozukluğu. Daha büyük tümörşer baş ağrısı, çift görme yüzde uyuşma ve yutma güçlüğü olabilir. Kontrast tutan bir tümör görünümü olup bu tümör 8. Sinirin beyin sapından çıktığı bölümden iç kulak kanalına devam eder. Tedavi alternatifleri sadece takip, cerrah ve radyocerrahi olarak özetlenebilir. Sadece gözlem, hastanın herhangi bir şikayeti olmadan herhangi bir sebepten dolayı çekilen MRI da Schwannoma tespit edilen olgularda uygulanabilir. Tümör büyürse veya bulgular veya şikayetler ortaya çıkara o zaman hastaya tedavi uygulanmalıdır. Radyocerrahi, (fokal olarak ışın verilmesi ile yapılan tedavi) 2,5 cm den küçük tümörü olan, yaşlı ve tıbbi olarak iyi olmayan hastalarda uygulanabilecek olan en uygun tedavi olarak düşünülmelidir. Cerrahi olarak yapılan tedavinin şekli hastanın duymasının olup olmamasına ve tümörün büyüklüğüne göre değişir ve suboksipital retrosigmoid, translabirintin veya orta kraniyal fossa yaklaşımları kullanılabilir. Bu tümörlerin hepsi iyi huyludur ve tedavilerin hepsinde uzun süreli kontrol sağlanır. Trigeminal Schwannomalarda aynıdır fakat yeri itibari ile farklıdır. Yüzde uyuşma, çift görme, başağrısı, güçsüzlük ve yürümede dengesizlik ile kendini gösterir. Posterior fossaya kavernöz sinüse, orta kraniyal fossaya yayılım gösterir aynı tedavi opsiyonları burada da geçerlidir. Uzun dönem kontrol genellikle sağlanır. Diğer kranial sinirlerden vagal, glossofaringeal ve hipoglossalde de bu tümör olabilir. Şikayetler olan tümörün kaynak aldığı sinirin fonksiyonu ve komşuluktaki yapılar ile alakalıdır. Cerrahi tedevi genellikle tam kür sağladığı için tercih edilen tedavi yöntemidir. Radyocerrahi sadece kabul edilebilen alternatiftir.
Teratoma
Teratomalar kafa içi tümörlerinin % 0.5 ini yapar çocuklarda sıktır ve çocuk kafa içi tümörlerinin % 2 sini yapar. Bebeklerde sıklık daha fazladır. Teratomalar genellikle pineal bölgede ve daha az olarakta sellanın etrafında lokalize olurlar. Patolojik olarak germinal üç tabakanında elemanlarını içerirler. Büyümeleri özellikle bebeklerde olukça hızlıdır.kafa genişlemesi ve hidrosefali sık görülen bulgulardır. Tedavi cerrahidir. Bebeklerde ani ölümcül büyüme sıktır.